Sayfalar

18 Haziran 2014 Çarşamba

Dünya Kupası'nın Yıldız Adayları

Son Heung-Min: 1992 doğumlu Güney Kore'li yıldız hakkında daha önce de bir yazı yazmıştım. O zamanlar henüz Hamburg'da oynuyordu. Ben o yazıyı yazdıktan sonra Leverkusen'e transfer oldu. Bu turnuvada ise dikkat çekeceğini düşündüğüm yıldızlardan biri o.

En büyük özelliği süratli koşuları. Topla da topsuz da çok hızlı. Savunmanın içerisinden bir bıçak gibi geçip kaleye çok hızlı yönelebiliyor. Hücuma çıkmadan önce yüzlerce pas yapmaya çalışan türk takımlarının aksine Alman takımları gibi en kısa yolda rakip kaleye gitmeye çalışan takımlarda yıldızını çok parlatabilir.

Miguel Layun: 1988 doğumlu Meksikalı futbolcu. Meksika liginde America'da forma giyiyor. Daha önce 2 maçlık Avrupa macerası olmuştu Atalanta formasıyla ama hayal kırıklığı yartamıştı. Bu turnuva sonrası teklifler alacağından şüphem yok. Aslen sol bek olsa da her iki kanatta da oynayabiliyor. Bu özelliğiyle bile bir çok kanat oyuncusundan ayrılıyor. Bunun yanında hücuma inanılmaz desteği, bu desteği savunma görevini aksatmadan yapmasıyla bilinen bir oyuncu.


Ivan Perišić: Hırvatistan'ın 25 yaşındaki sağ açığı. Layun gibi Perisic de 2 kanatta görev yapabilen bir oyuncu ama daha verimli olduğu kanat sağ kanat. Daha önce yıldızını parlatmış Dortmund'a transfer olmuş orada şampiyonluk yaşamıştı ama kariyeri beklenen şekilde devam etmedi. Kendisini bir anda Wolfsburg'da buldu. Bu Dünya Kupası onun için yeniden parlama fırsatı olabilir. Özellikle hücum özelliklerinin yanına defansif özelliklerini de ekledikçe kendisine teklif yapacak takımların da daha büyüyeceğini tahmin edebiliriz. Tabii bunun için önce Hırvatistan'ın gruptan çıkmasına yardım etmeli. 23 Haziran 2014'te oynanacak Meksika maçı onun kariyeri için bir sıçrama tahtası olabilir. Eski parlak günlerine dönebilir.

Enner Valencia: 1989 doğumlu Ekvatorlu hücum oyuncusu. 4-3-3 oynayan takımların ileri üçlünün sağında ve solunda oynatacağı futbolcular hep sıkıntı yaratmıştır. Üçlünün sağ ve solunu forvet oyuncularından seçseniz kanat organizasyonlarının zayıflar, kanat oyuncularından seçseniz bu sefer son hamlelerde zayıf kalırsınız. Thierry Henry de artık futbol oynamadığına göre bu iki görevi üstlenecek futbolcu bulmak iyice zorlaştı. Brezilya'da Neymar, Şili'de Alexis Sanchez bu görevi olfukça iyi üstlenebilen futbolcular. Daha üst versiyonları ise Messi ve Cristiano Ronaldo. Enner Valencia muhtemelen kariyerinin hiçbir döneminde Messi ve Ronaldo ile anılmayacak fakat En büyük takımlar dışındaki (Barcelona, Real Madrid, Bayern Münih, Manchester United vb.) takımların çok işine yarayabilir. Hem forvet hem de kanat oyuncusu vasıfları oldukça iyi. Üstelik çok da güçlü ve mücadeleci bir futbolcu. İspanya liginin 4-3-3'ün en çok kullanıldığı lig olduğu düşünülürse Valencia, Villareal, Sevilla gibi takımlar tarafından takip edilmesi gerektiğini söyleyebiliriz.

4 Ekim 2013 Cuma

Roberto Mancini'nin Futbol Sistemi



Roberto Mancini Galatasaray'ın yeni teknik direktörü oldu. Herkesin aklında kim bu Mancini sorusu var. Daha gelmeden başarısız olacağını ilan edenler, takımı ıçuracağını söyleyenler oldu. Kariyerinin çok kötü olduğu, Manchester City ile şampiyonlar liginde çok kötü olduğu söylendi. Fakat artık bir gerçek var ki Mancini Galatasaray'ın başında. Lucescu'ya hayranlığını her fırsatta dile getirenler bile Mancini'nin "sıkıcı" bir sistem ile Galatasaray'a yakışmayacağını iddia eder oldu. Fakat aslında Mancini'nin yaptığı şeyler Lucescu'nun sisteminin modernleştirilmiş haliydi. Üstelik İngiltere Liginde ligin en çok gol atan ve en az gol yiyen takımı olarak şampiyon oldu bu sistem. Peki bu 4-2-3-1 şeklinde dizilen bu sistem nasıl işliyor ? Sistemi defans oyununda ve hücum oyununda olmak üzere iki farklı aşamada inceleyeceğiz. Öncelikle defans oyunu:

Top rakipteyken Mancini'nin takımının görüntüsü aşağı yukarı böyle. Forvet oyuncusu rakip defans oyuncularına baskı peşinde. Orta sahanın 3lü olan kısmı rakip orta sahayı ilk karşılayan kısım. Arkalarında iki defansif orta sahanın görevi ise bu baskıdan kaçan hücumcu orta sahaları durdurmak ve geriye kaçıp top almaya çalışan forvet oyuncularına baskı yapmak. Bu kurgu sayesinde takımın stoperleri doğrudan rakip orta sahayla birebire kalmıyor ve yükü hafifliyor. Oysa Fatih Terim'in sisteminde orta saha ile defans arasında ciddi bir boşluk oluyordu, süratli oyuncuları olan anadolu takımları kendi sahasından attıkları tek pasla Muslere ile karşı karşıya kalabiliyorlardı. Fatih Terim'in sisteminde orta saha çok çabuk geçildiği ve defans oyuncuları çok önde oynadığı için stoperlerin çok hızlı olma zorunluluğu vardı. Dany sırf bu yüzden oynatılıyordu. Juventus maçıyla birlikte artık defans oyuncularının deparlarına ihtiyaç kalamdı. Dolayısıyla Dany yerine Chedjou oynayabiliyor artık. Artık stoperlerin kesici özelliği daha önemli. Burada tabii önemli olan bir noktada orta sahadaki ileri 3lünün savunmaya yapacağı katkı. Bunun için çok koşan kanat oyuncularına ihtiyaç var. Juventus maçında gördük ki Amrabat bu işi beceremeycek ve Riera hazır değil. Daha önceden Engin'in defansı iyi yapamadığını, Burak Yılmaz'ın kanatta oynayınca savunmaya yardım yapmadığını biliyoruz. Dolayısıyla bu nedenle sağ açığa Umut Bulut monte edilebilir. Tabii ki sisteme göre oyununu değiştirmesi lazım. Umut'un burada başarılı olabileceğini düşünmemin diğer sebebini de hücum kısmında açıklayacağım. Burada amaç orta sahayo kalabalık tutup rakip atağı olgunlaştıramadan topu kapmak. Zaten süratli kanat oyuncularına da bu yüzden ihtiyaç var. Bu süratli kanat oyuncuları kapılan topla anında kontra atakla tehlike yaratabilmeliler. Bruma'nın takiktik anlamında öğreneceği çok şey var. Bunları öğrenmesinin uzun sürmeyeceğini düşünüyorum.


Gelelim Hücum Oyununa:

Hücumda ise Fatih Terim'in siteminden en büyük farklılık bek oyuncularında. Artık bek oyuncularının bu sistemde sıfıra inip orta yapma gibi görevleri yok. Bu görevler yüzünden Hakan Balta her zaman Riera'nın arkasında kalıyordu. Roberto Mancini'nin sistemiyle birlikte Hakan Balta'nın performansının da artacağını düşünüyorum. Defansif orta saha oyuncuları kısa paslarla oyunu rahatlatabilmeli. Çünkü önlerindeki hücumcu orta saha rakipten baskı yiyip etkisiz hale getirilebilir. Bu durumda oyunu kanatlara açacak olan kişiler bunlar. Yeri geldiğinde uzaktan şut deneyebilmeliler. Kanat oyuncularından beklenen orta yapabilecek pozisyon yaratmaları (İngiltere'de bunu kullanmamıştı pek) ya da hızlı paslarla forvet oyuncusunu pozisyona sokma ya da 2'ye 1'le kendisi ceza sahasına girebilme. Burda bir diğer nokta da kanat oyuncularının asıl etkinliğinin kontra atak sırasında ortaya çıkması. Süratli kanat oyuncuları topu rakip yarı sahaya taşıyıp tehlike yaratabilirler. Aynı şekilde uzun topla kontra atağa çıkılırken de forvet oyuncusuna yaklaşıp uzun topta tehlike yaratabilirler. Bruma'nın Galatasaray'da bu nedenle geleceğinin parlak olduğunu düşünüyorum. Hem gücuma hızlı çıkabiliyor hem de gole yakın. Fakat şu ana kadar izlediğimiz kadarıyla son vuruşlarını geliştirmesi gerekiyor.

Sistemin Galatasaray'da iki tane büyük sorunu olduğunu söyleyebilirim. Bir tane de ufak sorun. İlk büyük sorun sağ bek sorunu. Emmanuel Eboue Fatih Terim'in hücumcu beklere ihtiyaç duyan sisteminin değişilmez ismiydi. Bu nedenle de sol bekte Riera HaKan Balta'dan daha iyi oynuyordu. Hücum aksiyonlarını iyi yapıyordu. Şimdi ise beklerin yeni sistemde hücum görevleri hafifletildi. Bu durumda savunması daha sağlam olan bir sağ beke ihtiyaç duyulabilir. Bu sebeple bu bölgede Hamit Altıntop ve Sabri Eboue'den daha sık oynayabilir bu yabancı kontenjanının kullanılması açısından da fayda sağlayacaktır.

İkinci büyük sorun ise Selçuk-Sneijder sorunu. Fatih Terim'in sisteminde Sneijder geldikten sonra Selçuk'a bir yer arama çabası başlamıştı. Defansın önünde oynadı sol içte oynadı. Ama eski günlerinden uzak kaldı. Şimdi Sneijder'in Selçuk'dan aldığı oyun kurma ve atakları yönlendirme görevinde başarısız olduğunu görüyoruz. Selçuk bu nedenle eğer Sneijder  bu formsuzluğu ile devam ederse hücumcu orta saha olarak kullanılabilir. Selçuk yerine de Yekta Kurtuluş, Ceyhun Gülselam, Hamit Altıntop üçlüsünden biri geçebilir.

Ufak problem ise sağ açık. Engin Baytar, Amrabat, Aydın Yılmaz, Bruma gibi kanat adamları içinden bu sisteme en uygunu Bruma. Fakat şu anki görüntüsü itibariyle Engin Baytar'ın bu sistemde verimli olması zor (eski günlerine döner kilo verir, çalışırsa orası ayrı). Aydın Yılmaz ve Amrabat ise hiçbir zaman Galatasaray seviyesinde oynamadıkları için sorun yaratıyorlar. Bu durumda sağ açık konusunda devre arasında olası bir transfer gelebilir. Ya da Bruma sağ açık oynarsa sol açıkta Riera toparlanamazsa sol açığa transfer gelebilir.

19 Eylül 2013 Perşembe

Fatih Terim'in futbol sistemi



bu sistemde dizilişler farklı olabiliyor. 4-4-2, 4-3-3 gibi. hatta 4-4-2 ve 4-4-3'ün inanılmaz sayıda varyasyonu olabiliyor ama bunlar mühim değil. felsefesi aynı hep.

olayın tek cümlelik özeti: "en iyi savunma hücum yapmaktır"

şimdi geriden başlayarak mevkileri inceleyelim.

bekler hücumcu bek olacak. ileriye top taşıyacaklar önlerinde de süratli enerjik kanat oyuncuları olacak. uefa kupası döneminde capone çok buna uymasa da (zaman zaman ümit davala orada oynadığında bu işi iyi yapardı ama çok fazla orada oynamıyordu) bek olarak görev yapan ergün ve hakan ünsal bu iş için idealdi. şimdiki beklerden eboue ve riera bu iş için ideal. ama solda hakan balta kesinlikle bu sisteme uygun değil.

savunmanın ortasındakiler çok süratli atletik adamlar olmasa bile pozisyon bilgisi iyi, oyunu orta saha oyuncularına taşıma, kanada açma, oyunun yönünü değiştirme kararlarını iyi verebilecek bir oyuncu ve onun yanında korkusuz, ota boka atlayacak, rakibiyle mücadelenin bokunu çıkaracak ikilidir. popescu top yapan adam, bülent korkmaz ise takımın cengaveriydi. şimdiki stoperlerden semih kaya bülent korkmaz'ın görevini yapabilecek biri olur gibi duruyor ama popescu'nun yerine adam yok. yani orada dany top dağıtmaya çalışıyor ama imkansız. dolayısıyla savunmada sıçışlar böyle başlıyor. gökhan zan yine nispeten biraz daha iyi dany'den.



orta sahanın ortasında bir tane rakibe çok iyi basan futbolcu mutlaka olacak. bu adamın asıl görevi rakip ataklarını durdurmak olsa da defanstan zaman zaman top alıp oyun kurucu kilitlendiğinde oyunu açma yeteneği de olmalı. bu işi zamanında suat kaya ya da emre belözoğlu yapardı, şimdi felipe melo'nun görevi bu. 4-3-3 için orta sahanın ortasında ya bu adamdan bir tane daha bulunur (yekta kurtuluş) ya da az sonra yazacağım türden bir adam daha.






orta sahanın ortasında diğer adamın işi oyun kurmak. çok top sürmesine, çalımlar atmasına gerek yok. adamın işi pas dağıtmak, kanada yaymak, uzun top kısa top yapmak, şimdi selçuk bu görevi üstleniyor. eğer orta sahada bu tarz biri daha olsun istenirse engin baytar ya da sneijder (kanatta oynamadığı zaman) kullanılıyor. tahmin edersiniz ki eskiden bu işi hagi yapardı.


sağ ve sol açık genelde çok koşan adamlar olmalı. çünkü bu adamlar top rakip defanstayken forvetlerin presine destek olacaklar. top kendi yarı sahasında rakipteyken de beklerine destek olacaklar. top kendi takımındayken görevleri zaten klasik kanat görevleri. ters ayaklı kanat olarak oynarlarsa içe çekip orta yapmak veya şut çekmek, ters ayaklı değillerse kanattan yardırıp orta yapmak. bu işi okan, hasan şaş, ergün penbe, ümit davala gibi adamlar çok iyi yapmışlardı. şimdi ise amrabat, bruma, sneijder, engin baytar, aydın yılmaz falan var. sneijder ve engin baytar hücum presine destek verebiliyorlar. sneijder kanattan yardırma konusunda beceriksiz, amrabat takım oyunundan uzak ve ne zaman orta yapacağını ne zaman oyunu yavaşlatacağını iyi bilmiyor. çok gereksiz zamanlarda geri pas yapıp takımın temposunu düşürdüğü oluyor. arada bir tabii ki çok iyi işler de yapıyor ama genel olarak bu sisteme uymuyor. fakat burak yedek kalmasın diye zaman zaman bu görevle sağda oynatıldığında bu görevlerin hiçbirini yapmıyor. hücum presi 10 pozisyondan birinde yapıyor, beklere yardım sıfır, orta yok, kanatta durmuyor orta bölgeye kayıyor.



hücumcular için zaten söylenecek bir şey yok. çift forvet olursa biri top indirecek diğeri defansın arkasına kaçacak (hakan şükür -arif erdem ve burak yılmaz - didier drogba). bu adamların en önemli görevi ise top rakip defanstayken anında baskı yapıp rakibin çıkmasını engellemek. sürekli baskı yapmaları lazım. burak yılmaz bunu yapamıyor. umut bulut ve elmander bu konuda daha etkili. elmander de gittiğine göre takımda bu işi yapabilecek en iyi adam umut ama onun da gol yeteneği burak yılmaz'ın gerisinde.


bu sistemin mantığı benim takımımda bekler bile hücuma çıkıp destek verebilsin ki rakibin sol açıkları sağ açıkları ister istemez defanslarına yardıma gelmek zorunda kalsın. ha gelmediler mi o zaman kanatlarda perişen olur rakip. real madrid karşısında riera'nın oynamasının mantığı buydu. cristiano ronaldo ya da bale ikilisinden hang,isi o kanatta oynarsa oynasın defansına yardıma mecbur bırakmaktı. riera'ya ya da hakan balta'ya doğrudan ronaldo'yu durdurma görevi verseniz durduramazsınız. imkanı yok. ama onun üzerinden atak yaparsanız etkinliğini kısıtlarsınız.

şimdi sisteminde değişiklik yapmadı fatih terim. fakat sistemdeki oyuncular kendi sistemine uygun değil. sneijder'i istememisinin nedeni buydu. sneijder kanatta olmuyor. orta sahada ise senijder'in yapabileceği iş yok. kendi sisteminde istisnalara başladı. önce sneijder için yer aradı uydurma görevler yarattı, sonra drogba burak ikilisi birlikte oynasın diye mecburi yeni görevler yarattı. ama artık sistem fatih terim'in sistemi olmaktan çıktı. her ne kadar fatih terim'i de sistemini de beğenmesem de yapılan transferler sonrası (bilmiyorum drogba ve sneijder'i gerçekten terim mi aldırdı) kendi sistemi baltalanmış oldu.

drogba ve sneijder için başka sisteme geçmek gerekiyordu ama ben fatih terim'in gittiği bir takımda başka bir sistem oynattığını hiç görmedim. onun için muhtemelen fatih terim bu sistemde ilerleyen haftalarda da ısrar edecektir. drogba'nın sisteme uyumu sorun değil de (zaten gayet verimli oynuyor) sneijder işi biraz zor gibi görünüyor. sezon başındaki çalışmalarına bakarak bu sezonun sneijder'in sezonu olabileceğini yazmıştım ama eğer sneijder için acil çözüm bulunmazsa çok yüksek verim alınamayacaktır kendisinden. 4-4-2'ye dönülerek burak yılmaz için çözüm üretmek kolay ama selçuk inan gibi bir adam varken sneijder'e çözüm bulmak zor geliyor bana.

22 Haziran 2013 Cumartesi

Adam Olacak Çocuk

Fifa U-20 Dünya Kupası açılış gününde Ali Samiyen Spor Kompleksindeydim. İlk maç Gana ile Fransa arasındaydı. Fransa takımının yarısını zaten önceden tanıyorduk fakat Gana'yı izleyip Gana futbolunun geleceği hakkında bilgi sahibi olmak heyecan verici olabilirdi. İlk maç itibariyle turnuvanın en güçlü takımlarından biri olan Fransa'ya karşı oynamaları onlar açısından büyük talihsizlik çünkü gerçek güçlerini göstermeleri zor gibi görünüyor. Turnuva öncesi hakkında bir kaç şey bildiğim tek Ganalı futbolcu 17 numaralı Ebenezer Assifuah'tı. Atletik bir hücumcu olduğunu duymuştum fakat Fransa karşısında oldukça etkisiz kaldı. Belki ABD karşısında kendisini gösterebilir.  Fransa ise Zouma'nın bile yedek kaldığı bir takımla çıktı. İlk 11'leri gördüğümde Zouma'nın yedek kalmasına ne kadar şaşırdıysam da maç içerisinde şaşkınlığım geçti. Mouhamadou Sarr 1.96 boyuyla yerden havadan her topu süpürdü resmen. Ortasahada Geoffrey Kondogbia ve Paul Pogba gibi zaten üst düzey futbolcu statüsüne ulaşmış iki yetenek bu turnuva için çok fazla olduklarını kanıtladılar. Hücum Fransa'nın en etkisiz bölgesi gibi görünse de Yaya Sanogo ve Bahabeck eskiye oranla kendilerini biraz daha geliştirmiş göründüler. Fakat bence maçın gizli kahramanı sol bek Lucas Digne'ydi. Sol kanattan sürekli ileri çıkıp hücuma destek verdi ama arkada da hiçbir zaman boşluk bırakmadı. Gana'nın sağ bekinin ileri çıkmasını da engelledi. Sol bek arayan takımların bu adamın başına üşüşeceğinden şüphem yok.

Maç sonucu: Fransa 3 - Gana 1

Günün ikinci maçında turnuvanın en büyük favorisi olan İspanya ABD ile karşılaştı. ABD için ayrı bir yazı yazacağım fakat burada da belirtmek istiyorum. Ülke futbolu olarak en büyük ivmeyle gelişen takım ABD diyebilirim. 20 yıl önceki halleri ile şu andaki halleri arasında inanılmaz farklar var. Bu nedenle ABD turnuvada merakla beklediğim takımlardan biriydi. Daha önce Michael Bradley gibi çok beğendiğim bir orta saha oyuncusunu çıkartmış bu ülkeden şimdi yeni yeteneklerin çıkması an meselesidir diye düşünüyorum. İspanya ise o çok meşhur Barcelona alt yapısından sadece 1 futbolcuyla geldi turnuvaya. Deulofeu. Daha şimdiden adı Ronaldo ve Messi gibi efsanelerle anılsa da benim açımdan çok umut vaadetmedi. Mesela Pogba, Kondogbia, Sarr gibi adamlara bakınca fiziksel olarak da üst düzey tempoya alışık görünüyorlar. Fakat Deulofeu U-20 düzeyinde bile fiziksel olarak çok zorlanıyor gibi geldi bana. Misal bir Real Madrid - Barcelona maçında Kondogbia, Sarr veya Pogba oynarsa çok sırıtmaz ama Deulofeu çok güçsüz kalırmış gibime geldi. Bunun dışında İspanya'da en beğendiğim iki oyuncu Liverpool'lu Suso ve Real Madridli Jese Rodriguez. Her ikisi de İspanya'nın gelecekteki yıldızları olacaktır. Her ne kadar İspanya karşısında dağılmış olsalar da ABD'de de 2 futbolcu dikkat çekti. ABD'nin tek golünü kaydeden Gil ve orta sahanın ortasında görev yapan Trapp. Gil attığı güzel golle zaten kendini gösterdi ben Trapp'den bahsedeyim biraz. Manchester City'de oynayan Yaya Toure'nin yaptığı işleri yaptı kendisi. Fizik olarak tabii ki o düzeyde değil. Fakat çok müthiş bir saha görüş yeteneği var. Uzun paslarla oyunu kanatlardan sürekli besledi. Sürekli sıkışan arkadaşlarının yanına gelip kısa pas oyunlarına girdi takımını rahatlattı. Çalıma girmedi pek ve risk almadı. Neredeyse hiç top kaybı yapmadı. Hem savunmanın önünde rakip savunmaya bastı hem de kaybedilen top sonrası rakip savunmaya hücum prese destek verdi. Sahanın her yerindeydi. Eğer bir Türkiye liginde bir takım geleceğe yatırım yapmak istiyorsa şansını Trapp'den yana deneyebilir. İnanılmaz bir kondüsyonu var bu çocuğun. Daha ünlenmedi. Colombus Crew forması giyiyor ve 5 yıl içinde büyük ihtimalle Avrupa'da bir takımda kendisini izliyor olacağız. Ama öncesinde yolu Türkiye'ye düşerse (Özellikle Beşiktaş'ın ve Galatasaray'ın çok işine yarar) biz de gelişimini daha yakından görebilmiş oluruz.

Maç Sonucu: İspanya 4 - ABD 1

11 Şubat 2013 Pazartesi

Lucas Andersen

Geçen sene şans eseri youtube sayesinde keşfettiğim bir yeteneği tanıtacam bu yazıda. Lucas Andersen. Youtube'da bambaşka bir genç yeteneğin gelişimini izleyebilmek için bir klip izlerken bir şey beni dürttü ve yandaki listeden başka bir videoya geçtim. Çok beğendiğim bu genç çocuğun adını unutmamak için Facebook'ta durum güncellemesi olarak yazdım.

Bu yaz transfer döneminde de gördüğüm bir haberle hem şaşırdım hem sevindim. Transferin son günlerinde AJAX alt yapısına Aab'dan Lucas Andersen'i kadrosuna kattı. Bu süratli ve inanılmaz bir top sürme tekniğine sahip kanat oyuncusu bakalım AJAX'ın futbol fabrikası sayesinde nasıl bir canavara dönüşecek. Bekleyip göreceğiz...